Özgür Özel: Hatay'ı Hatay olmaktan çıkaracaklara karşı Lütfü Savaş ile devam kararı aldık

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Özel, Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden kazasının bir heyelan ya da toprak kayması olmadığını belirterek, "Orada üst üste parayı istifleyenlerin, insan hayatını hiçe sayarak maden atıklarını bir yerde istiflemesinin sonucudur. Bir yanda birileri, zenginliğine zenginlik katarken 9 tane vatan evladı, durdurulan arama kurtarma çalışmalarıyla, ümitlerin neredeyse tamamen tükendiği bir noktada bu para kazanma hırsının kurbanı olmuşlardır. Arama kurtarma çalışmalarını dikkatle takip ettik" ifadelerini kullandı.

Madenin, 4,5 kat büyümesi için hazırlanan Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu'nda dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un imzasının bulunduğunu aktaran Özel, "Biz Murat Kurum'a bu sorumluluğunu hatırlatıyoruz ve Murat Kurum, hiç üstüne alınmıyor. Onu atayan Recep Tayyip Erdoğan, hiç bu konuya girmiyor. En nihayetinde bugün Devlet Bahçeli, 'Murat Kurum görevini layığıyla yapmıştır. Oradaki hata verilen raporu düzenleyenlerde' diyor. Bakın İstanbul'u yönetmeye talip Cumhur İttifakı'nın adayı Murat Kurum söz konusu olunca Sayın Bahçeli, 'Kurum'un konuyla alakası yok' dedi. Bu oradaki madenin 5 kat büyümesine onay veren rapor. Altında Devlet Bey'in dediği gibi Mehrali Ecer ÇED Değerlendirme İzin ve Denetim Genel Müdürü'nün imzası var. İmzayı, Bakan adına Genel Müdür atıyor. Ey Devlet Bey; siz devleti bilen, devlet geleneğini, işleyişini bilen bir partinin genel başkanı olarak Bakan'ın, 'Benim adıma yani kalem benim, yetki benim, benim yerime imzayı sen at' dediği Genel Müdür'ün imzasında Bakan Kurum'un sorumlu olmadığını söylüyorsun. Oysa belge, imzanın Murat Kurum adına atıldığını ve buradaki tek sorumlunun Murat Kurum olduğunu söylüyor. Eğer Bakan adına atılan bu imza ile İliç'te bunlar yaşandıysa ve hala bu Bakan bundan sorumlu değil diyorsa ben bunu sizlerin vicdanına havale ediyorum" diye konuştu.

'GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER DİYENLERİN SOYUNDANIZ'

Özgür Özel, eski Refah Partisi Milletvekili Şevki Yılmaz'ın 2'nci Abdülhamid'in 4'üncü kuşak torunu Orhan Osmanoğlu'nun kızı Berna Sultan Osmanoğlu ve eşi Yiğit Onur Kaya'nın düğününde, Osmanoğlu ailesinin yurt dışına sürgün edilmesine ilişkin dönemin Ankara hükümeti üyelerine 'Soysuzlar' demesine tepki gösterdi. Şevki Yılmaz ile mücadelenin bir yolu olduğunu aktaran Özel, "Bir tane foseptik kamyonu bulacaksınız, alıp onu layık olduğu yere deşarj edecek. Aziz milletin önünde bir hatırlatma yapalım. Birileri çok sevdikleri bir soydan geliyor olabilirler. İşgal donanması Boğaz'a demirlediğinde kırmızı halı serip, ona selam duranları, kahve içmeye saraya davet edenlerin soyundan geliyor olabilirler. Biz o donanmanın arasından Kartal İstimbotu'nun ucunda geçerken 'Ne olacak paşam' diye soran yaverine, 'Geldikleri gibi giderler' diyenlerin soyundan geliyoruz. Şevki Yılmaz, Yıldız Sarayı'nın arka bahçesinden İngiliz zırhlısına kaçanların soyundan geliyor. Biz onları denize dökenlerin soyuyuz. Bu ülkede Şevki Yılmaz'lar bir avuçtur, biz bütün Türkiye'yiz. Memleketimizle gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

'AK PARTİ'NİN ELİNE GEÇERSE NE OLACAĞI BELLİ'

Yerel seçim gündemine ilişkin konuşan Özel, Hatay Büyükşehir Belediyesi'nde mevut başkan Lütfü Savaş'ın yeniden aday gösterilmesi kararına ilişkin şunları söyledi:

"Geçen sene 6 Şubat’ta büyük bir yıkım yaşadık; 11 ilimiz etkilendi, 10 ilimiz yıkıldı. 5 ilimizde şehrin tamamına yakınını kaybettik. Hatay'ımızda 22 binin üzerinde kaybımız var ve bir seçim sürecine gidiyoruz. Bu süreçte tabii ki büyük travmalar, büyük sosyal hareketler sonucunu doğuruyor. Hatay ile ilgili kararı vermek için çok ince eleyip sık dokuduk. Yüzde 80'inde bir araştırma yaptık. Hatay için 5 büyük araştırma yaptık. 10 Ocak tarihi geldiğinde emsal kentlerimizin belediye başkanları açıklanırken anketlerde en üst seviyede yer alan Lütfü Savaş'ı adaylaştırdık. Bu konuda bir kısmı Hatay'dan, bir kısmı yurdun diğer illerinde yaşayan vatandaşlardan eleştiriler geldi. Yandaş basının, 100 protestonun 99'u bakanlara iken Sayın Lütfü Savaş'a yapılan protestolara ki haklı eleştiriler başımızla beraberdir; ama son 22 yılda Türkiye Cumhuriyeti devleti, Cumhuriyet tarihinde topladığı vergilerin 4 katını toplamış, kentleri depreme afetlere dirençsiz kılmış, hükümetin bütün sorumluluğunu bir yere yüklenmesi doğru değildi. Biz mesajı aldık. Bir reklam filmi çekiliyordu. Sayın Savaş dedi ki; 'Ben reklamda oynamayayım.' Geçtiğimiz günlerde lansman toplantısı geliyordu, biz son güne kadar sahada olan bir anket istedik. Savaş anlayış gösterdi. Lansman toplantısında da olmadı ve ertesi gün Genel Merkez'de toplandık. Önümüzde bütün anketleri MYK (Merkez Yönetim Kurulu) salonumuza Hatay'da aday gösterdiğimiz bütün ilçe belediye başkan adayları toplam 40 kişi oturduk. Bütün ihtimaller değerlendirildi. Bir yandan AK Parti'nin şantaj yaptığı afetzedeler ve bir yerde anket sonuçlarımız. Dün gece saat 03.00'e gelirken biz CHP olarak üzerimize düşen bütün öz eleştiriyi yaparak Lütfü Savaş'ın deprem sonrası kendisinin de yakınlarını, akrabalarını kaybetmiş birisi olarak ilk günlerde kullandığı ifadelerden kendisinin de üzüldüğü not ederek ama bir yandan da Hatay'ı ele geçirip demografisini değiştirmek isteyen ve Hatay'ı o kadim medeniyeti, o tüm dünlerin birlikte yaşadığı Hatay'ı, AK Parti'nin sultasına alıp Hatay'ı Hatay olmaktan çıkaracaklara karşı bütün veriler, örgütümüzün talebi ve anketlerdeki seyre baktığımızda Hatay'da yola Sayın Lütfü Savaş ile devam etme kararı verdik. Meselenin kendisi şudur; Hatay, AK Parti'nin eline geçerse ne olacağı belli. Her biri birbirinden kıymetli belediye başkanlarımızın Hatay'ı ayağa kaldırmak için Hatay Büyükşehir Belediyesi'nin yalnız olmayacağına, elimizdeki 11 büyükşehir ve yeni alacağımız şehirler, dünyadaki siyasi akrabalarımızın yönettiği güçlü modern şehirlerin dayanışması içinde Hatay'a bir belediye ne yapacaksa daha fazlasını yapacağımıza söz veriyoruz, ant içiyoruz." (DHA)

FOTOĞRAFLI