Baş boyun kanserlerinde erken tanı ve tedaviyle yüzde 90 iyileşme sağlanıyor

Gündem (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 20.09.2022 - 16:29, Güncelleme: 20.09.2022 - 16:29
 

Baş boyun kanserlerinde erken tanı ve tedaviyle yüzde 90 iyileşme sağlanıyor

Baş boyun kanserlerinde erken tanı ve tedaviyle yüzde 90 iyileşme sağlanıyor
Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA) – Türkiye Baş ve Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, baş boyun kanserinin erken teşhisin önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Özdoğan, “Erken tanıda neredeyse yüzde 90'ın üzerinde iyileşme sağlanıyor. Kanseri tetikleyen faktörler sigara, alkol, HPV ve çevresel faktörler. Sigaradan mutlaka uzak duralım. Baş boyun kanseri olmak üzere tüm kanserlerin oluşumunu azaltalım. İyileşmek için, farkında olup, erken tanı koyalım" dedi. Türkiye Baş Boyun Kanserleri Derneği ve Avrupa Baş ve Boyun Cemiyeti (EHNS) tarafından yürütülen 'Make Sense' kampanyasının, bu sene 10’uncu yıl dönümü kutlanıyor. Bu kapsamda, Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü Öğretim Üyesi, Avrupa Baş ve Boyun Kanserleri Cemiyeti Genel Sekreteri ve Türkiye Baş ve Boyun Kanserleri Derneği Kurucusu Prof. Dr. Şefik Hoşal önderliğinde, Baş Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan'ın ev sahipliğinde, Memorial Antalya Hastanesi'nde basın toplantısı düzenlendi. Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ve Prof. Dr. Şefik Hoşal, hastalık erken evrelerde teşhis edildiğinde, tedavi başarısının yüzde 80-90'lara ulaştığına dikkat çekti. ERKEN TANIYLA İYİLEŞME ORANI ARTIYOR Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, baş boyun kanserlerinin yeterince farkına varılmadığı için ileri evrede tanı konulan bir kanser türü olduğunu belirtti. İleri evrede konulan tanı nedeniyle hastanın iyileşme başarı oranının daha düşük olduğunu aktaran Prof. Dr. Özdoğan, “Erken tanıda neredeyse yüzde 90'ın üzerinde iyileşme sağlanıyor. Baş boyun kanserleri, dudaktan başlayan ağız içindeki dili damakları, yutak borusunun üst kısmını, genzi, bademciği, burnu, kulağı ve yüz boşluklarını ilgilendiren alana diyoruz" dedi. 'ONKOLOG OLARAK EN ÇOK KORKTUĞUM KANSER TÜRÜ, BAŞ BOYUN KANSERLERİ' Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, “Bir doktor olarak baş boyun kanseri beni en çok korkutan kanser türlerinden biri. Baş boyun kanserini özellikle ileri evrede yakaladığımızda bireylerin ses tellerini kaybetme, yüz deformasyonu oluşumu, ağır tedaviler sonrası boyunda şişlik, konuşamama problemleri, bazen ileri evrelerde geçmeyen yaralar, akıntı ve olumsuz kokularla karşılaşması benim kalbimde ağır yaralar açmıştır. Baş boyun kanserlerinin ileri evrelerdeki yönetimleri, beni en çok üzen hasta grubu olmuştur. Örneğin meme kanseri ne kadar belli bir aşamayı aşmış olsa da yapılan ameliyat sonrası bir sosyal izolasyona neden olmaz. Ama baş boyun kanserlerinin yönetimi gerçekten zordur. Karşılaştıkları yaşam kalitesi bozuklukları son derece olumsuzdur" diye konuştu. 'SİGARADAN UZAK DURUN' Kanseri etkileyen en büyük unsurun sigara olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdoğan, “Sigaradan sonra alkol, kötü ağız hijyeni, HPV takip ediyor. HPV aslında çok önemli. HPV'nin aşısı var ve aslında önlenebilir bir hastalık. HPV sadece baş boyun kanserine değil, kadınlarda rahim ağzı kanseri, genital kanserler, erkekte penis kanseri, makat kanserlerine de yol açıyor. Aslında birçok kanserin altında HPV olduğunu görüyoruz. Neden bir aşıyla bir kanser grubunu yok etmek varken bunu yapmayalım? Sigara ve obezite riskinden uzak duralım. Baş boyun kanseri olmak üzere tüm kanser oluşumunu azaltalım. Farkında olup, erken tanı koyalım ve iyileşelim" ifadelerini kullandı. GELECEĞİN PANDEMİSİ 'KANSER' Geleceğin pandemisinin 'kanser' olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, “Bilinçsiz toplum sadece kanserin tedavisine odaklanarak kansere neden olan faktörleri göz ardı etmeye devam ederse gelecekte en sık karşılaştığımız hastalıkların başında kanser gelecek. Çünkü çevresel faktörler nedeniyle sigara, obezite, alkol, HPV gibi önlenebilir durumların ciddiyetini algılayamadığımız sürece vücudumuzun DNA tamir genlerine zarar vereceğiz. Bunların sonucunda genetik yapımızda oluşturulan kusurlar tamir edilemez hale geliyor. Bu da kontrolsüz hücrelerin çoğalmasına, yani kanser oluşumuna neden oluyor. Toplum kendi üstüne düşen görevleri yapmaz, çocuklarına bunları öğretmez ise gelecekte en önemli hastalık gruplarından birisi, belki de pandemiye yakın hastalık grubu kanser olacak" diye konuştu. Prof. Şefik Hoşal ise dernek çalışmaları hakkında bilgilendirmede bulundu. 10 yıldır Türkiye'de baş boyun kanserlerine dikkat çektiklerini belirten Prof. Dr. Hoşal, “Derneğimizle hastaların baş boyun kanserleri hakkında bilinçlendirilmesini sağlıyoruz. Avrupa dahil Türkiye'de toplumun yalnızca yüzde 40'ı bu hastalığı biliyor. O yüzden bilsin ki hastalar, erken teşhisle tedavimiz başarılı olsun. Erken tanıda yüzde 80-90 başarı elde edebiliyoruz. İleri evrede geldiği zaman bu hastaların 3'te 2'sini kaybediyoruz. O nedenle erken teşhis yarı yarıya sağ kalımı artırıyor" dedi. 3 HAFTADAN FAZLA SÜREN ŞİKAYETLERE DİKKAT Prof. Dr. Şefik Hoşal, “3 haftadan uzun süren ses kısıklığı, ağızda dilde yara, yutma güçlüğü, boyunda şişlik karşımıza geliyorsa dikkat edilmesi gerekiyor. Erişkinde boyunda şişlik varsa mutlaka tetkik edilmesi lazım. Geçmeyen burun kanaması, tek taraflı kulak ağrısı varsa mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir" diye konuştu. TÜRKİYE'DE EN ÇOK GIRTLAK KANSERİ ORTAYA ÇIKIYOR Baş boyun kanserlerinin Türkiye'de 6'ncı sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Şefik Hoşal, “Avrupa'da ağız kanserleri, Amerika'da boğaz kanserleri, Türkiye'de ise gırtlak kanseri karşımıza çıkıyor. Çünkü bizdeki en büyük faktör sigara. Şikayetleriniz 3 haftadan fazla sürüyorsa mutlaka bir doktora görülün. Erken teşhis çok önemli" ifadelerini kullandı. AMELİYAT SONRASI KONUŞAMADI Gırtlak kanserine yakalanan ve konuşmada güçlük çeken Mehmet Daldal (44) da geçmişte çok fazla sigara kullandığını, sonrasında kansere yakalandığını ve ardından ameliyat olduğunu anlattı. En kötü sürecin ameliyat sonrası olduğunu belirten Daldal, “Kesinlikle hiç konuşamadım. Ameliyattan sonra kemoterapi ve ışın tedavisi gördüm. Bir kelime bile edemiyordum. Konuşmayı kaybedince, insan kendini kaybediyor. Sonra teker teker kelimeleri öğrene öğrene sesleri çıkarttım ve bu seviyeye geldim, tekrar konuşmayı öğrendim. 5 yıl boyunca kanser tedavisine devam edeceğiz. Şu an 2 yılı doldurmak üzereyim. 3 yıl daha devam edeceğiz. Alkol ve sigara kullanılmaması gerekiyormuş. Erken teşhis çok önemli. Biz çok geç kaldık, bundan kurtulmak istiyorum" dedi.  
Baş boyun kanserlerinde erken tanı ve tedaviyle yüzde 90 iyileşme sağlanıyor

Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA) – Türkiye Baş ve Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, baş boyun kanserinin erken teşhisin önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Özdoğan, “Erken tanıda neredeyse yüzde 90'ın üzerinde iyileşme sağlanıyor. Kanseri tetikleyen faktörler sigara, alkol, HPV ve çevresel faktörler. Sigaradan mutlaka uzak duralım. Baş boyun kanseri olmak üzere tüm kanserlerin oluşumunu azaltalım. İyileşmek için, farkında olup, erken tanı koyalım" dedi.

Türkiye Baş Boyun Kanserleri Derneği ve Avrupa Baş ve Boyun Cemiyeti (EHNS) tarafından yürütülen 'Make Sense' kampanyasının, bu sene 10’uncu yıl dönümü kutlanıyor. Bu kapsamda, Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü Öğretim Üyesi, Avrupa Baş ve Boyun Kanserleri Cemiyeti Genel Sekreteri ve Türkiye Baş ve Boyun Kanserleri Derneği Kurucusu Prof. Dr. Şefik Hoşal önderliğinde, Baş Boyun Kanserleri Derneği Başkanı Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan'ın ev sahipliğinde, Memorial Antalya Hastanesi'nde basın toplantısı düzenlendi. Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ve Prof. Dr. Şefik Hoşal, hastalık erken evrelerde teşhis edildiğinde, tedavi başarısının yüzde 80-90'lara ulaştığına dikkat çekti.

ERKEN TANIYLA İYİLEŞME ORANI ARTIYOR

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, baş boyun kanserlerinin yeterince farkına varılmadığı için ileri evrede tanı konulan bir kanser türü olduğunu belirtti. İleri evrede konulan tanı nedeniyle hastanın iyileşme başarı oranının daha düşük olduğunu aktaran Prof. Dr. Özdoğan, “Erken tanıda neredeyse yüzde 90'ın üzerinde iyileşme sağlanıyor. Baş boyun kanserleri, dudaktan başlayan ağız içindeki dili damakları, yutak borusunun üst kısmını, genzi, bademciği, burnu, kulağı ve yüz boşluklarını ilgilendiren alana diyoruz" dedi.

'ONKOLOG OLARAK EN ÇOK KORKTUĞUM KANSER TÜRÜ, BAŞ BOYUN KANSERLERİ'

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, “Bir doktor olarak baş boyun kanseri beni en çok korkutan kanser türlerinden biri. Baş boyun kanserini özellikle ileri evrede yakaladığımızda bireylerin ses tellerini kaybetme, yüz deformasyonu oluşumu, ağır tedaviler sonrası boyunda şişlik, konuşamama problemleri, bazen ileri evrelerde geçmeyen yaralar, akıntı ve olumsuz kokularla karşılaşması benim kalbimde ağır yaralar açmıştır. Baş boyun kanserlerinin ileri evrelerdeki yönetimleri, beni en çok üzen hasta grubu olmuştur. Örneğin meme kanseri ne kadar belli bir aşamayı aşmış olsa da yapılan ameliyat sonrası bir sosyal izolasyona neden olmaz. Ama baş boyun kanserlerinin yönetimi gerçekten zordur. Karşılaştıkları yaşam kalitesi bozuklukları son derece olumsuzdur" diye konuştu.

'SİGARADAN UZAK DURUN'

Kanseri etkileyen en büyük unsurun sigara olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdoğan, “Sigaradan sonra alkol, kötü ağız hijyeni, HPV takip ediyor. HPV aslında çok önemli. HPV'nin aşısı var ve aslında önlenebilir bir hastalık. HPV sadece baş boyun kanserine değil, kadınlarda rahim ağzı kanseri, genital kanserler, erkekte penis kanseri, makat kanserlerine de yol açıyor. Aslında birçok kanserin altında HPV olduğunu görüyoruz. Neden bir aşıyla bir kanser grubunu yok etmek varken bunu yapmayalım? Sigara ve obezite riskinden uzak duralım. Baş boyun kanseri olmak üzere tüm kanser oluşumunu azaltalım. Farkında olup, erken tanı koyalım ve iyileşelim" ifadelerini kullandı.

GELECEĞİN PANDEMİSİ 'KANSER'

Geleceğin pandemisinin 'kanser' olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, “Bilinçsiz toplum sadece kanserin tedavisine odaklanarak kansere neden olan faktörleri göz ardı etmeye devam ederse gelecekte en sık karşılaştığımız hastalıkların başında kanser gelecek. Çünkü çevresel faktörler nedeniyle sigara, obezite, alkol, HPV gibi önlenebilir durumların ciddiyetini algılayamadığımız sürece vücudumuzun DNA tamir genlerine zarar vereceğiz. Bunların sonucunda genetik yapımızda oluşturulan kusurlar tamir edilemez hale geliyor. Bu da kontrolsüz hücrelerin çoğalmasına, yani kanser oluşumuna neden oluyor. Toplum kendi üstüne düşen görevleri yapmaz, çocuklarına bunları öğretmez ise gelecekte en önemli hastalık gruplarından birisi, belki de pandemiye yakın hastalık grubu kanser olacak" diye konuştu.

Prof. Şefik Hoşal ise dernek çalışmaları hakkında bilgilendirmede bulundu. 10 yıldır Türkiye'de baş boyun kanserlerine dikkat çektiklerini belirten Prof. Dr. Hoşal, “Derneğimizle hastaların baş boyun kanserleri hakkında bilinçlendirilmesini sağlıyoruz. Avrupa dahil Türkiye'de toplumun yalnızca yüzde 40'ı bu hastalığı biliyor. O yüzden bilsin ki hastalar, erken teşhisle tedavimiz başarılı olsun. Erken tanıda yüzde 80-90 başarı elde edebiliyoruz. İleri evrede geldiği zaman bu hastaların 3'te 2'sini kaybediyoruz. O nedenle erken teşhis yarı yarıya sağ kalımı artırıyor" dedi.

3 HAFTADAN FAZLA SÜREN ŞİKAYETLERE DİKKAT

Prof. Dr. Şefik Hoşal, “3 haftadan uzun süren ses kısıklığı, ağızda dilde yara, yutma güçlüğü, boyunda şişlik karşımıza geliyorsa dikkat edilmesi gerekiyor. Erişkinde boyunda şişlik varsa mutlaka tetkik edilmesi lazım. Geçmeyen burun kanaması, tek taraflı kulak ağrısı varsa mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.

TÜRKİYE'DE EN ÇOK GIRTLAK KANSERİ ORTAYA ÇIKIYOR

Baş boyun kanserlerinin Türkiye'de 6'ncı sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Şefik Hoşal, “Avrupa'da ağız kanserleri, Amerika'da boğaz kanserleri, Türkiye'de ise gırtlak kanseri karşımıza çıkıyor. Çünkü bizdeki en büyük faktör sigara. Şikayetleriniz 3 haftadan fazla sürüyorsa mutlaka bir doktora görülün. Erken teşhis çok önemli" ifadelerini kullandı.

AMELİYAT SONRASI KONUŞAMADI

Gırtlak kanserine yakalanan ve konuşmada güçlük çeken Mehmet Daldal (44) da geçmişte çok fazla sigara kullandığını, sonrasında kansere yakalandığını ve ardından ameliyat olduğunu anlattı. En kötü sürecin ameliyat sonrası olduğunu belirten Daldal, “Kesinlikle hiç konuşamadım. Ameliyattan sonra kemoterapi ve ışın tedavisi gördüm. Bir kelime bile edemiyordum. Konuşmayı kaybedince, insan kendini kaybediyor. Sonra teker teker kelimeleri öğrene öğrene sesleri çıkarttım ve bu seviyeye geldim, tekrar konuşmayı öğrendim. 5 yıl boyunca kanser tedavisine devam edeceğiz. Şu an 2 yılı doldurmak üzereyim. 3 yıl daha devam edeceğiz. Alkol ve sigara kullanılmaması gerekiyormuş. Erken teşhis çok önemli. Biz çok geç kaldık, bundan kurtulmak istiyorum" dedi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akcagazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.